Bu ne süzülüş, demir leydim.
Ah gitti! , yetişmeliyim.
Ah içim dalgalanıyor, ah o ışığınız leydim.
Durmalısınız, size rüzgardan bahsetmeliyim.
Rica ediyorum, kaybolmayın,
şöyle gözüm önünde
Seyreyleyin yolculuğunuzu.
Rüzgar diyordum, kokunuzu yollamasaydı.
Ah! Demek hızlanıyorsunuz, demek duygularım sizi ilgilendirmiyor,
Demek beni deniz üstü bırakıp gidiyorsunuz.
Alacağınız olsun, kalbimden.
Kalbim diyorum, yoğunluğu artan cisimler gibi
dibe çöküyor bu aralar..
Ah, demek beni bırakmadınız.
Rüzgar değil mi, o size her şeyi fısıldadı.
.
.
.
-Polisin kimlik sormasından sonra-
şiir saçma hayat kaba/şiir naif hayat kaba/şiir naif şehir kaba ..
.
.
.
Haşereleri ilaçlama servisiyle,
haşerelerin kendi etrafında dönerek yaptığı waltzın beklentisiyle evden ayrılıp,
parkın deniz gören bir yerinde oturup
deniz üstü seyreyleyen gemileri yolcularken,
kulaklıktan dinlediğim waltzın ritimlerine eş değer hareketleri heyacanlandırmışken
‘’ çıkar ulan kimliğini’’ ne benzer bir tonda kimlik sorgulamasının
ve
oturduğum yerde oturanların bıraktığı alkol şişesinin durduğu gibi durmadığının sonuçlarıyla ,
bu akşamı nezarette geçirebilme ihtimalinin Ohal desiyle,
gönlümün gözü yolda kalmasın diye sustuğumun zoruyla
Waltz lütfen! Dünya’nın daha iyi dönmesi için haşereleri ilaçlayınız!
230717 /180817